Duygusal olgunluk, psikolojik dayanıklılık ve refah için oldukça temel bir kavramdır. Ancak, popüler söylemler arasında yanlış bilinen doğrular bu kavramın anlamını bulanıklaştırmaktadır.
Duygusal olgunluk, derin bir anlayış gerektiren karmaşık bir konudur. Çoğu insan, duygusal anlamda olgun olmayı her zaman sakin, metanetli ve hatta psikolojide 'kopuk' olarak nitelendirebileceğimiz davranış ve duygu durumlarına yakın bir şekilde tarif etmektedir. Aslında, hiç de öyle değildir. Aksine, duygusal olgunluk, duyguları bastırmak, görmezden gelmek yerine kişinin duygularıyla iletişim halinde olmasını ve bunlara dengeli, sağlıklı ve dayanıklılık gösteren bir şekilde yanıt vermesini içerir.
Duygusal olgunluk hakkında yeniden öğrenmemiz gereken bazı yaygın kanılar;
Yaygın Kanı: Duygusal Açıdan Olgun Yetişkinler Olumsuz Duygular Yaşamazlar.
Gerçek: Popüler inanışın aksine duygusal olgunluk, olumsuz duyguları bastırmak veya inkar etmek anlamına gelmez. Duygusal açıdan olgun yetişkinler üzüntü, öfke, korku ve hayal kırıklığı dahil olmak üzere duygularını hayatın zorluklarına karşı doğal ve geçerli tepkiler olarak kabul eder. Bu duygulardan kaçınmak veya onları bastırmak yerine, onları kişisel farkındalık, büyüme ve iyileşme fırsatları olarak benimserler.
Yaygın Kanı: Duygusal Açıdan Olgun Yetişkinler Her Zaman Sakin Kalırlar.
Gerçek: Duygusal olgunluk çoğu zaman zorlu durumlarda soğukkanlılığı korumayı içerse de bu, kırılganlık veya yoğunluk anlarını hiçbir zaman yaşamayacağınız anlamına gelmez. Duygusal açıdan olgun yetişkinler, kırılganlık göstermek veya güçlü duyguları ifade etmek anlamına gelse bile, duygularını özgün ve iddialı bir şekilde ifade etme yeteneğine sahiptirler. Duygusal açıdan olgun olmak, hayatın iniş ve çıkışlarından etkilenmemeyi gerektirmez.
Yaygın Kanı: Duygusal Olgunluğa Yalnızca Yaşla veya Deneyimle Erişilir.
Gerçek: Yaş ve yaşam deneyimi duygusal olgunluğa katkıda bulunsa da tek belirleyici değildir. Duygusal olgunluk, yaşamın herhangi bir aşamasında geliştirilip beslenebilen kişisel farkındalık, empati, dayanıklılık ve etkili başa çıkma becerilerinin karmaşık bir bileşimidir. Zaman içinde duygusal zekayı ve olgunluğu geliştirmek kasıtlı çaba, yansıma ve pratik gerektirir.
Yaygın Kanı: Duygusal Açıdan Olgun Yetişkinlerin Mükemmel İlişkileri Vardır.
Gerçek: Sağlıklı ilişkiler, ilgili bireylerin duygusal olgunluğuna bakılmaksızın iletişim, uzlaşma ve karşılıklı saygı gerektirir. Duygusal açıdan olgun yetişkinler sınırlar koymanın, aktif dinlemenin ve çatışmaları yapıcı bir şekilde çözmenin önemini bilir. Ancak ilişkilerin dinamik, kusurlu veya zorlu olabileceğinin da farkındadırlar ve onları beslemek, güçlendirmek için zaman ve çaba harcamaya isteklidirler.
Yaygın Kanı: Duygusal Olgunluk Başkalarının İhtiyaçlarını Kendi İhtiyacınızın Önüne Koymak Anlamına Gelir.
Gerçek: Empati ve şefkat duygusal olgunluğun temel unsurları olsa da, öz bakımı önceliklendirmek ve sağlıklı sınırlar koymak da aynı derecede önemlidir. Duygusal açıdan olgun yetişkinler kendi ihtiyaçlarını ve sınırlarını anlar, sınırlarını net bir şekilde savunurlar. Öz bakımın bencilce olmadığını, genel refahı sürdürmek, rol ve sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getirmek için gerekli olduğunu kabul ederler.
Duygusal olgunluk yüzeysel varsayımların ve stereotiplerin ötesine geçen incelikli ve çok yönlü bir özelliktir. Duygusal olgunluğu çevreleyen yaygın mitleri ve yanlış anlamaları çürüterek, duygusal olgunluğun gerçek doğası hakkında daha derin bir anlayış kazanabilir ve onu yaşamlarımızda daha bilinçli bir şekilde dahil edebiliriz. Özgünlüğü, kişisel farkındalığı, empatiyi ve dayanıklılığı benimsemek, kişisel ve kişilerarası ilişkilerimizde bizi daha fazla duygusal olgunluğa ve tatmine götürür. Duygusal olgunluk mükemmellikle değil, büyümeyle, zihinsel esneklikle, kendine şefkatle ve yaşam boyu öğrenmeyle ilgilidir.
Güliz Öncel
Comments